Pages

22 Haz 2025

Okulun Son Haftası



Selamlar
Benim yazılılar bayram sonrasına kaldığı için epey zorlandım son iki haftada. Her şey son dakikaya yetişti. Fotoğrafı çektiğim gün felsefe yazılısı vardı ama öğleden sonra. Benim de arada boş derslerim olunca kendime zaman ayırmaya karar verdim. 


Kayseri'deki favori kafem olan Di Versi'ye geçtim. Avokado taretine ile aç karnımı doyurup, üstüne kahve keyfi yaptım. Yazılı baskınından önceki son rahat zamanların tadını çıkardım.


Di Versi'den bir köşe. Ara ara kendime soruyorum ben de, kimim ben. Verdiğim mücadelenin bir anlamı var mı? Zor sorular bunlar.


Motif grubumun sondan bir önceki etkinlik motifleri bir köşede bekliyordu. Hayatımda yarım kalan işleri tamamlama kararı aldığımdan bahsetmiştim. Etrafımı toplarsam kafamı da rahat toplarım diye umuyorum. Motif birleştirme serüvenimin bu haftaki aşamasıdır kendileri. 
Kitabı ESD Grubuyla okuyoruz. Başladım, güzel de gidiyordu ama bu sene sonu işleri beni yavaşlattı. En kısa sürede bitirmeyi umuyorum.


Hafta başında yazılıları okuyup, not işlerini bitirince hafifledim. Ufak tefek rapor işlerim hala var ama önemli olan karneye not yetiştirmekti. Ayrıca son hafta artık etkinlik haftası olarak değerlendiriliyor, öğrencisi olanlar bilir. Salı günü gençlik merkezinde özel çocuklar için hazırlanan bir etkinliğe öğrenci grubumuzla katıldık.



Bizde aktivite bitmez. Çarşamba günü de UNESCO'nun Dünya Mirası Listesinde yer alan Koramaz Vadisi'ne doğa yürüyüşü planladık. Bölgemizde kene tehdidi var. Biraz çekindik ama yine de pes etmedik. 




İnsanın en büyük cezası doğadan uzaklaşması bence. Şehirlerde faunusun içindeki balık gibiyiz. Kendimize uzak yaşıyoruz. İnsanlar doğadan uzaklaştıkça sahte bir egemenlik algısı ile nefsini büyüttükçe kendi sonunu hazırlayacak gibi duruyor. 
Açan bir çiçeğin güzelliğini gören, yürürken salyangozlara denk gelen ve onları incitmemek için hassasiyet geliştiren insanlar birbirlerini öldürmeye bu kadar hazır olmazlar sanırım. 



Doğada yürüyüş olur da piknik olmaz mı. Bereketli bir soframız vardı. :)


Son anda aklımıza gelen karpuz detayı, kötü esprilerin havada uçuşmasına neden oldu. hahahahaha


Etkinlik Haftası da olsa bitmeye mahkum :) Ve karne günü gelip çattı. Biz yarın yine okulcuyuz ama gençleri tatile gönderdik. 


Ben çok kısa değilim, beyler çok uzun dermişim :))))) 


Bunlarda minnoş sınıfım. Açıkçası başta hiç istemiyordum bu sınıfı. Süreçte de beni ara ara çok yordular. Yine de çok sevdiğim gençlerin olduğu da bir grup. O yüzden mutlu hatırlayacağım 11/C'yi.


Bu hengamenin içinde motif birleştirmesini tamamladım. Yavaş yavaş kenar dönemeye başladım. Bu haftaki hedefim bu battaniyeyi tamamlayıp, ESD kitaplarını bitirmek.


Fiilen değilse de mantık olarak tatilin ilk günün sabahından.

Tatilin ilk aktiviteleri şekillendi bile. Salı günü ESD grubundan tanıdığım birkaç arkadaşı davet ettim. Çarşamba eltim ve çocukları gelecek, Kozaklı'da tatil planlamışlar. Dönüşte bana uğrayacaklar. Perşembe okul grubu ile kahvaltı planı var. Tatil dinlenmek miydi. Dinlenmek neydi? :)))) 
Fotoğraf çekmeye ve yazmaya devam edeceğim. Görüşürüz. Seşametle.... 

11 Haz 2025

Bayram Ertesi..


Selamlar
Her Kurban Bayramında olduğu gibi bu bayramda ilk gün evdeydik malum. Etler eve gelince, kurban paylarını ayarlamam ve eve ayırdıklarıma dondurucuya yerleştirmem gerekiyor. Bugünlerin ağır yalnızlık ve hüzün duygusu beni çok ağlattı. 
Bedenimi ve ruhumu çok yorgun hissediyorum. Bağışıklığım düştü sanırım. Ortada hasta olacak bir durum yokken benim geniz akıntım ve beden ağrılarım var. Allah kabul etsin ama bu sene kurbanın taksimi her seneden daha yorucu geçti. 

Bayramın dördüncü gününden bu kare. Benim kaplıca planım çöp olunca bari Sivas'ta iki adım ötemizde olduğu halde hiç gitmediğim Hafik Gölü'ne gidelim dedim. Tesislerde ne var ne yok hiç bilmiyorduk. Kızımı yolcu ettikten sonra yola çıkmadan önce bir nefes arası olsun dedik. Çok sakin çok huzurlu bir yermiş. 




 
Ruhumdaki ağırlığın nedenlerinden biri de hiçbir şeye yetişemiyorum hissine kapılmama neden olan yarım işlerim. Onları gündemime almaya karar verdim. Bu yaz tatilinde daha çok okumayı ve daha çok örmeyi planlıyorum. Motif etkinlik grubunun bir önceki yıl ördüğü motifler. Birleştirilmemiş halde bir poşette bekliyordu. onları masaya dizdim ve birleştirmeye başladım. 


Yolculuğu hobiyle değerlendirmek bir motifçi geleneğidir. Sivas'a giderken de motifleri birleştirmeye devam ettim. :)) 


Eşim bayram öncesinde 5 kilo çilek almıştı. Çileği muhafaza etmenin en geleneksel yolu reçel yapmak sanırım :) 




Bir yıl önce kardeşim Marmara Üniversitesine atandı. Uzun süredir aile bir araya gelmiyordu. Bayramın üçüncü günü fırsattan istifade onun atanmasını kutladık. aile pikniği ile. Ben hiç fotoğraf modunda değildim. Ama bu güzellik de burada kalsın istedim. :) 


Motiflerle ilgili motivasyonum, bu atkı ile başladı. 2 yılı var bu motiflerin. Hatice angora ipleri göndermişti. ben de motif örüyordum ağır usul. Sevgi bana destek olmak için aldı ipleri ördü motifleri ama ben birleştiremedim. Öylece atıl bekliyordu. Benim sınır noktam oldu. Bu atalet yeter dedim ve motifleri birleştirdim. 

Bu ara psikolojim pamuk ipliğine bağlı. bir gün iyiysem üç gün kötüyüm. Umarım yeniden içimdeki hiçbir şeyin bitiremediği umudu ve enerjiyi bulabilirim. Sanırım çok uzaklara kayboldu. Onca aksiyona rağmen bir türlü iç huzurumu sağlayamıyorum. Bana dua edin dostlar. Selametle....

 

6 Haz 2025

Bayramımız Mübarek Olsun


Selamlar 
Kurban Bayramımız mübarek olsun dostlar. Kurban Bayramı'nda memlekete ikinci gün gidebiliyoruz. Malum kurban ibadeti. zaman alan bir ibadet. Şehirde oturunca mecburen sırayla yapılan bir ibadet aynı zamanda. Biraz hastayım. Havalardaki değişkenlik beni olumsuz etkiledi sanırım. O nedenle kurban kesim yerine eşim ve kızım gittiler. Ben de evde yalnız olunca Geçen haftanın etkinliğini bloğa yazayım istedim. 

Evet, kızım geldi. Geçen bayram gelemediler ama çok şükür bu bayram annem de kardeşim de kızım da gelebildiler. Yarın Sivas'a gideceğiz. Kurban eti evi gelip, payları ayarladıktan sonra hazırlanacağız. 

Eşim emekli olduğu için onun maaşı her ayın ilk günü. Bu ay pazar gününe denk gelince maaş, hadi pazar kahvaltısını dışarda yapalım dedik. Talas'ta benim sevdiğim mekanlardan biri olan Erguvan Kafe'ye gittik. Kahvaltıdan sonra da Yaman Dede Cami'sine neden gitmiyoruz dedik. 

Tablakaya Mahallesi, Talas'ta eskiden Rumların ikamet ettiği bir mahalle. Eski Rum Evleri var mahallede. Bu da onlardan birinin kapısı. 



Yaman Dede, mahallenin esnaflarından Yuvan Efendi'nin oğlu. Rum bir ailenin çocuğu. asıl ismi Diyamandi. Aile, Talas'tan Kastamonu'ya taşınır ve genç Diyamandi liseyi orada okur. Lisede Arapça ve Farsça derslerindeki başarılarından dolayı Yamandi Molla diye ünlenir :) 


İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Yaman Dede, Farsça 'ya olan ilgisi ve hakimiyeti sayesinde Mesnevi ile tanıştırır. Mevlana'nın beyitlerinden çok etkilenir. Süreçte kalbi İslam'a ısınır. Tüm ailesinden gizleyerek müslüman olur. Kendi deyimi ile 40 yıl ya iftarsız ya sahursuz oruç tutar. Ne kızı ne eşi bilmiyordur Müslüman olduğunu. Bir gün dayanamayıp, itiraf eder ve kıyamet kopar. Kilise ültümaton verir. Ya eşinden ayrılacaktır ya da yeniden Hristiyan olacaktır. O da ceketini alıp evden çıkar.  İsmini Mehmet Abdülkadir Keçeoğlu olarak değiştirip, nüfusa İslam kaydını verir. 


Peygamber Efendimiz için bir Naat-ı Şerif de yazan Yaman Dede, Hayrettin Karaman, Emin Işık gibi hoca efendilere de ders veren bir alimdir. Yazının sonuna Yaman Dede'nin Naat'ını da eklerim inşallah. 


Tüm bunlardan sonra benim aklımı meşgul eden, kafamı karıştıran bir durum var. Rum çocuklarını İslam'a ısındıran, kalplerinde Allah ve peygamber sevgisi yeşerten bir lise öğretimini verebiliyormuşuz. Şimdi ne oldu da ne değişti de Rum çocuklarını geç, Müslüman çocuklarının kalbindeki imana can suyu olamıyoruz. Deist, ateist hatta ben hristiyanım diyen Türk çocukları peyda oldu. Nerede, nasıl büyük bir yanlış yaptık biz. Çok üzücü çooookkkkk.


Talas'ta Abdülhamit Han, Rum tebaa için ibadethane olsun diye bu binayı kilise olarak yaptırmış. Rum ahali bölgeden ayrılınca, Yaman Dede'ye itafen kilise camiye çevrilmiş ve her ne kadar adı Yeni Cami olsa bile Yaman Dede Cami'si olarak bilinen ve aktif olarak da kullanılan bir ibadethane. 













Mahalle Ali Dağı'nın eteklerinde kurulmuş. Hava da ne sıcak ne soğuk, tam yürüme havasındaydı. Keyfe keder, salına salına gezdik koca kişi ile :))







Yolun sonunda bizi Manzara Kafe bekliyordu. Hem biraz dinleniriz hem de sabah kahvemizi içeriz niyetiyle Kafeye geçtik. 


Kafenin sadece adı Manzara Kafe değilmiş. Çok güzel bir manzarası da varmış ayrıca. Bir daha ki sefere kahvaltıya da buraya gelmeye karar verdik. 
 Yaman Dede'nin Naat-ı Şerif'ini ekleyerek bitireyim postu. Selametle 


Yaman Dede – Gönül Hun Oldu Şevkinden
Naat-ı şerifi sözleri

Gönül hun oldu şevkinden boyandım Ya Rasulallah
Nasıl bilmem bu nirana dayandım Ya Rasulallah
Ezel bezminde bir dinmez figandım Ya Rasulallah
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.

Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen
Muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnümasın sen
Habib-i Kibriyasın sen, Muhammed Mustafa-sın sen
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.

Gül açmaz çağlayan akmaz, İlahi nurun olmazsa
Söner alem, nefes kalmaz, felek manzurun olmazsa
Firak ağlar, visal ağlar, ezel mesturun olmazsa
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.

Erir canlar o gül buy-i revan bahşın hevasından
Güneş titrer, yanar didarının bak ihtirasından
Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.

Susuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.

Ne devlettir yumup aşkınla göz, rahında can vermek
Nasip olmaz mı sultanım haremgahında can vermek
Sönerken gözlerim asan olur âhında can vermek
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah.

Boyun büktüm, perişanım, bu derdin sende tedbiri
Lebim kavruldu ateşten döner pâyinde tezkiri
Ne dem gönlün murad eylerse taltif eyle kıtmiri
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah (s.a.v).

 
Yaman Dede (rah.)
(1887 – 1962)




OSZAR »